DNA parmak izi görüntüleri, “doğru makinaları”, “Tanrı’nın damgası” ve “altın oran” gibi şüpheli kavramlarla adlandırılmıştır. Fotoğrafın, güçlü bir kanıt olarak tanınmasından beri kolay manipüle edilebilirlik ve yüzey görünümüyle ilişkisi, fotoğrafı en az DNA kadar etkili yapmıştır. Medikal, genetik ve suç vakaları incelemelerinde DNA parmak izleri önemli bir rol taşımaktadır ve zamanımızın en otoriter görüntüleri olarak kabul edilmektedir.
Fakat bu otoritenin kaynağı acaba nereden gelmektedir ve DNA ne parmaklardan ne de izlerden gelmediğine göre neden “parmak izi” metaforu ile anılmaktadır? DNA parmak izl otoritesinin kaynağı ile ilgili olarak tartışılabilir olan şey, onun daha elverişli, uygun ve işe yarar olandan terfi ettirilmiş olmasıdır. DNA eğer bizi yanıltmıyorsa, onun metafor, ad aktarması ve abartı olduğu tartışılabilir. Prof. Vanouse konuşmasında, bu argümanlar eşliğindeki DNA odaklı sanat çalışmalarını ve insan farklılıkları teknobilimi üzerine yaptığı geniş çaplı araştırmalarını tartışmaya açacak.
Etkinlik, “Bulaşan Bedenler: Ağ Siyaseti Seminer Dizisi 6” başlığıyla, üniversitemizde sosyoloji, günümüz sanatı ve medya derslerini veren Doç Dr. Ebru Yetişkin küratörlüğünde, 27 Mayıs 2016’da ve 12:30-13:30 saatleri arasında, İTÜ Taşkışla Kampüsü 134 numaralı mekânda gerçekleştirilecek.
Son olarak, bu ilgi çekici projenin sahibi Prof. Dr. Paul Vanouse’u daha yakından tanıyalım.
Prof. Dr. Paul Vanouse, New York Buffalo Üniversitesi’nde sanat profesörüdür. 1990’dan beri, yükselişteki medya formları alanında çalışmaktadır. Çalışmalarına, disiplinler arasılığın ve tutkulu amatörlüğün yön verdiği Vanouse’un biyolojik medya deneyleri ve etkileşim kurgulamaları, yirmiden fazla ülkede ve ABD çapında sergilenmiştir. Yakın zamandaki kişisel sergileri arasında Berlin Schering Foundation, Ljubljana Kapelica Galeri, Münih Muffathalle, ve University of California Irvine Kaliforniya Beall Center bulunan Vanouse, özellikle de bilimsel iletişimin arkaik kodlarını daha geniş bir kültürel dile güçlendirmekle ilgilenmiştir. The Relative Velocity Inscription Device (2002)’da, 20. yüzyıl Eugenikleri ile geç 20. yüzyıl insan denlerinin arasındaki ilişkiyi araştıran sanatsal bir deney olarak Jamaikalı-Amerikan aile üyelerinin DNA’larını bir DNA dizilim jeli ile kelimenin tam anlamıyla “döllendirir”. Irkların çift anlamlılığı, tüm bu tarihsel çabalar içerindeki “genetik uyumluluk” takıntısının altını çizer. Benzer olarak yakın zamandaki projelerinde, “Örtük Figür Protokolü” (2007), “Gözle Görülür Revizyon” (2010) ve “Şüpheyi Tersine Çevirme Merkezi”nde (2012), “genom yutturmacası”na meydan okumak ve DNA parmak izleri konusuna karşı koymak için moleküler biyoloji tekniklerini kullanır. Paul Vanouse hakkında detaylı bilgiye buradan, hayata geçirdiği Şüpheyi Tersine Çevirme Merkezi ile ilgili ayrıntılara ise buradan ulaşabilirsiniz.
DECOL’un organizasyonu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul Kalkınma Ajansı Desteğiyle;
İstanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü, Winchester School of Art / University of Southampton ve Akbank Sanat işbirliğiyle.
27 Mayıs 2016, 12.30-13.30
Taşkışla Kampüsü, 134 no.lu salon
Facebook etkinlik linki için buraya tıklayınız.
Daha fazla bilgi için:
http://academy.decol.tv/ ve http://decol.tv/
* Bu seminer 28 Mayıs 2016, Cumartesi 16.30-18.30 arasında Akbank Sanat'ta tekrarlanacaktır.
**Etkinlik ücretsizdir.